ana sayfam yap künye e - mail
ANASAYFA BIYOGRAFI MAKALELER SIIRLER RSS AKIŞI ANKETLER VIDEOLAR İLETİŞİM
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
2050'de Yanıklıda Kimler Yaşayacak?
14 Şubat 2020, 17:08

2050'de Yanıklıda Kimler Yaşayacak?

Gurbetçinin kuru kalabalığı Eylül sonlarına doğru bir başına bırakır her yıl Yanıklı'yı.Orada yalnızları oynayanlar bir kaç aylık yalancı balayından sonra yine bir başına kalırlar.

Yalnızlığa gömülür Yanıklı.
Hepimiz Yanıklımızı çok seviyoruz. Yaşamak için, hayata tutunmak için başka başka memleketleri mesken tutmuş olsak bile, içimizde köyümüze duymuş olduğumuz özlem dinmiyor. Kimi zaman bir karasevda gibi bütün benliğimizi sarıyor. Kimi zaman ise günlük yaşamın sıkıntıları arasında eriyip gidiyor özlemimiz.

Yayla mevsimi geldiğinde koşarak gidiyoruz köyümüze. Dağına, yamacına, yeşiline, mavisine, arısına, böceğine, pancarına ve çiçeğine bin bir özlemle sarılıyoruz. Deresinin çağıldayan sesi, çocukluğumuzdan nice anıları fısıldıyor gibi geliyor. Koskocaman bir zaman tüneline giriyoruz sanki. Hiç bitmesin diye gözlerimiz kapalı, şiirsel bir köy nostaljisi kuruyor ve içten içe yaşar gibi oluyoruz.

Ya tutya toplamaya gidiyoruz ya da kırlarda piknik yapmaya.

Herkesin yüzünü gördüğümüz Ahuat Şenliği’ni arıyoruz.

Bütün bunları bir düş sıcaklığıyla yaşarken, gerçeğin acı yüzünü hissediveriyoruz.

Köy nerdeyse tarihe karışacak.

90’lı yıllarda Artvin’den dönerken bir kış günü karda kışta bizi Kazım Tekin konuk etmişti 10-12 kişiydik. Onun göç etmesine en çok ben üzülmüştüm. Şimdi Çiftehanlar’dan yola çıksa bir kişi Baraka’ya kadar fener alacak kimseyi bulamaz yol kenarlarında. Kurtlar yeseler sesini kimseye duyuramaz. Ben ve Yılmaz Seçkin, ortaokul sıralarında Artvin’den köye giderken Çiftehanlar’da Şevket Amca’dan lastik alıp yolumuzu ışıklandırmıştık, lastik bitti, kaldık karanlıkta,  Dereler’de Mecit dedeyi çağırdık, geldi, yola, bizi evine götürüp konuk etti. Yine 90’lı yıllarda rahmetli Mehmet Ağanın yolda öldüğünü kahveden dağılanlar görmüş, haber vermişlerdi. Şimdi köyde kahve de yok zaten . Şimdi evler değil, mahalleler bile boşandı. Geçmişte yedi okula öğrenci gönderen Yanıklının bugün zilleri sustu. . 10-15 sene evvel bir Şavşat belgeselinde ‘cenazeyi kaldıracak adam kalmadı köyümüzde’ çığlığı hala kulaklarımda. Atalarımızın bize miras bıraktığı bu yemyeşil cennet gittikçe azalan nüfusuyla her geçen gün eriyor eriyor.

Devletimiz son yıllarda hizmette atağa geçip yol, köprü yapmasına karşılık köyde yaşayan insan sayısı gün geçtikçe azalıyor.

1985 yılında: 1128 kişi,

1990 yılında 1036 kişi,

1997 yılında 921 kişi

2000 sayımında 733 kişi,

2007 yılında 486 kişiydi,

Bugün yeni bir sayım yapsak, belki de 300  'lere gerilemiştir.

Kim bilir 2050de yaşayan kalacak mı?

Herkes bir şekilde arkasına bakmadan gidiyor Yanıklı’dan.

Yanıklı her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyor.

Adı gibi yanık bir yer oluyor.

Yanmış, yakılmış bir yer.

Temmuza doğru gelmişsin, yaylaya çıkmışsın, şenliğini yapmışsın.

Sonra...

Sonra alıp başını gitmişsin Yanıklı’dan.

Gurbetçinin kuru kalabalığı Eylül sonlarına doğru bir başına bırakır her yıl Yanıklı’yı.

Orada yalnızları oynayanlar bir kaç aylık yalancı balayından sonra yine bir başına kalırlar.

Yalnızlığa gömülür Yanıklı.

Çocukların anıları yoktur her mevsim.

Yalnızlık kol gezinir evlerin aralarında.

Kocaman dikenli otlar sarar bağı, bahçeyi.

Kocaman dikenli otlar sarar Yanıklı’da yalnız ve çaresiz yürekleri.

Bu yalnızlıkta kim duyabilir ki, İsrafil Hocanın ezan sesini?

Söyleyin Allah aşkına kim yüreğinde tatlı bir tebessümle yer verebilir Bekçi Selahattin’in türküsüne?

Çamura bulanmış, biteviye yollarda kimin ayak izi görülebilir?

Ahhh Yanıklı ahhhh.

Ahhh gurbet ahhh..

Ahhhh  işsizlik, yoksulluk çaresizlik ahhhh.

Emeklilerin bile dönmediği bitik köy.

Gurbete ilk selam verenlerin bile hala geri gelmediği, kurda kuşa yem olmuş garip köy.

Benim gizli sevdam.

Benim içli sevdam.

Biliyorum şimdi en kalabalık mahallen Kokiberet.

Orda Çrahiyet’ten köyünün yalnızlığını seyrediyor eski insanların. Hoş Kokiberet’in Çrahiyent’ten pek farkı kalmamış ya.

Kendisiyle beraber büyüyüp de, mezarını başka diyarlarda bırakanları arıyor ata ruhları.

Kimin ne olduğu belli bile olmayan koca koca mezarlıklardaki kayıp ruhları.

Yitik ruhları.

Destansı aşkları,

………,

Sen sadece bir Temmuz sevdası olamazsın ey Yanıklı.

Sen her daim sevilmeye layıksın tüm mevsimlerde.

 

 

 

Bu içerik 1407 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Diğer Haberler

KONUK YAZARLAR

Hasan Avcı(İst) Hasan Avcı(İst)
Bayram Gelmiş Neyimize
Bilgehan Avcı Bilgehan Avcı
Paris'te Bir Bayram Sabahı
Tarkan Yılmaz Tarkan Yılmaz
Zehir ve Cevher
Muhammet Avcı Muhammet Avcı
Bu Güzellik Sürüp Gitsin
Hasan Avcı Hasan  Avcı
cânâ( şiir)
Kazım Avcı Kazım Avcı
Cumhuriyeti Anlamak
Miraç Avcı Miraç Avcı
Yüzümden düşen sanki bin parça

SİTE ANKET

Şiirleri mi Makaleleri mi takip ediyorsunuz?