Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle


CASIM AMCAMLA YAŞADIĞIM ANILARA YOLCULUK


Açıklama: Bugün İstiklal Savaşı Gazisi Sevgili Casım Amcamızın Aramızdan Ayrılışının 31. Sene-i Devriyesi Unutmadık, Unutmayacağız.
Kategori: Hayatın İçinden
Eklenme Tarihi: 31 Mayıs 2020
Geçerli Tarih: 19 Nisan 2024, 23:18
Site: Yanıkozan Fikir Ve Sanat Sitesi
URL: http://www.yanikozan.com/haber_detay.asp?haberID=471


Yaşı 35’in üzerinde olanlar tanırlar bu amcamı. İstiklal Madalyasına sahip engin gönüllü bir insandı o. Büyük amcamın askere gidişini şöyle anlatırlar büyükler. İstiklal savaşı başlamış, gençler hep askere alınıyor. Casım amcam da bu dönem askere gidenlerden. Amcamın eşi Elfaz yengem: Casım, sen askere gidersen ben kendimi vururum, demiş. Fakat kimse oralı olmamış. Amcam, yola çıkıyor ve tüm yakınları yanında uğurlamadadırlar. O zaman, kadının eşini uğurlamada olması çok ayıp ve uygun olmayan şeymiş. Yengem, evde yalnız. Tüfeği duvardan indirip tetiğe basıyor Yolda, o patlama sesini duyan amcam: Aha da benim ki kendini vurdu. Demesiyle herkes eve koşuşuyor. Fakat yengem son nefesini vermiş. Yengeme Rabbim rahmet eyleye. Amcam, dört yıl askerlik yapıp dönüyor. Dönüp teyzemle evleniyor. Keşke, yengem umutsuz davranmayıp, canına kıymasaydı. İnsan düşünüyor… Yengemin intihar etme sözü ortada varken, tüfek neden saklanmadı, yengem, evde yalnız neden bırakıldı? Bu sualim, ‘kader’ diye cevap buluyor. Geçen yıl, tam 100 yıl sonra yengemin kabrini bulup, birkaç Fatiha okumamı hiç unutmayacağım! Amcamla çok yolculuk yapmışımdır. Ormanda yürürken o patika yolda bile sırtında odun olduğu halde ayaklarıyla yoldaki taşları ittiğini ve yolu taşlardan temizlediğini hiç unutmam. Çobanlık yaptığı günlerde hayvanları o denli geniş alanda güder gütmesine de ömrü boyunca bir kuzuyu bile kurda kaptırdığını kimse bugüne değin söylememiştir. Annem bir gün koyunların tamanı yitirir ve eve gelir. Amcam gider aramaya görür ki koyunların tamamını kurtlar boğmuşlar ve hiç bir tepki göstermeksizin eve döner. Evde teyzem ihtiyar koyunları bulamadın mı' diye sorduğunda O yine aynı engin gönüllüğüyle ' nere giderler, şimdi gelirler' deyip hoşgörüsünü muhafaza eder. Amcamın İstiklal savaşı gaziliğinin yanında köy ihtiyar heyetinde de bulunmuş ve köye hizmet etmiştir. Molla Arif dedemin muhtarlık döneminde amcam da azaymış. Köyde kendisine akıl danışılan ender kişilerden biriydi amcam. Yolculuk yaparken, amcama hep sorular sorardım. Her şeyi merak eder, cevabını öğrenmek isterdim de, amcam, derdi ki: -Sen, büyüdüğünde büyük adam olursun! Onunla yaşadığım yılları, tam olarak değerlendirememe çok üzülürüm. Keşke, her şeyi anlattırıp, bir bir yazsaydım. Sesini kasete kaydetseydim! Üzüldüğüm bir başka şey de şu: - Bana gelirken, Erzurum şekeri getirin! Amcam, çayı kıtlama içmeyi severdi. Erzurum şekeri kıtlama için bire bir. Biz de köye gelirken, her hangi bir yerden birkaç kilo kesme şeker alır, verirdik. -Ben, sizden Erzurum şekeri istiyorum. Kesme şeker burda da var!!! 1980'li yıllardı. En büyük yeğeni Cemal ağabeyin vefat ettiğini duydum da amcamı cenaze evine götürüyordum. - Ana- baba acısı, kardeşlerin acısı ve şimdi de yeğen acısı! Çok yaşarsın, çok şeyler görürsün, dediği hala aklımda!!! Köyümde ilkokul beşinci sınıf öğrencisiydim. Casım amcam hacca gitmiş ve dönmüştü. Konuklara haccı anlatıyordu. Ben de can kulağıyla amcamı dinliyordum. Söz döndü, dolaştı kurbana geldi. Amcam: Kurbanı kesen kasaplar var. Biz hiç el sürmedik, dedi. Bense et bile doğrayamadığım için ‘kurbanı nasıl keserim’ korkusuyla hacca gitmeyi bile düşünmezken, amcamın bu ifadesiyle: Ben hacca gideceğim, ben hacca gideceğim, diyerek yerden tavana kadar sıçradım.. Hacı olmak için kasap olmak gerekmiyormuş. Amcamın başka bir huyu da şuydu: Para verirken eğer az para verdiyse 'yeğen bununla yolda bir çayımı içersin' Biraz daha çoksa verdiği para 'bu parayla yolda benim adıma yemek yersin' Daha çoksa ' 'bununla otobüs biletini alırsın' derdi. Çok cömertti, ve çokta iyilikseverdi,. Onunla 34 yıl ömrüm boyunca hiç bir azar yemiş insan değilim. Casım amcam, benim en büyük amcam. Aynı zamanda babamın da bacanağı. Bir İstiklal savaşı gazisi. Hiç çocukları olmadığı için teyzem ve amcam, kendi çocuklarına nasıl davranacaktıysalar bize de hep aynı davrandılar. Günün birinde amcam beni karşısına alarak: Duydum ki, sigara içiyormuşsun. Ben derim ki içme. Ben bunu yetmiş sene içtim. Hiçbir hayrını görmedim. Ha içeceksen avluda, balkonda içme, ateşi düşürür evi yakarsın, gel otur karşıma iç sigaranı. Sigaradan olacak ki çok hastaydı bir ara. Erzurum'a doktora gitti. Doktor Ona 'sigarayı bırak,altı ay sonra gel, seni ameliyat edeceğim' dedi. Amcam eve dönünce sigarayı bıraktı ve o idiş, o gidiş, bir daha doktora gidip ameliyat olmadı .Çünkü iyileşmişti. Onunla ilgili anlatacaklarım yazmakla bitmez. Amcamın öldüğü sene, ben Samsun'daydım. Öldüğünde yanında olamayışıma çok üzülürüm. Samsun'dan yaz tatiline geldiğimde duydum kaybettiğimizi. Aha öldüğünden sonra 31 Mayıs günü 31 yıl tamamlanıyor. 90 yılı aşkın ömrünü 'Casım Ağa' lakabıyla tamamlamış ama zengin olmadan bu Ağa'lık ünvanını bir kez elinden bırakmamış ve öyle hayata veda etmişti. 1995 yılıydı. Rüyamda Casım amcamı görmüştüm. Amcam, öleli 6 sene olmuştu. Eşimle birlikte, yaylamızın zirvesinde amcamı çok uzaklara yolcu ediyorduk. Amcamın gözleri hep bendeydi. Hep geriye bakıyordu. Eşim, amcama: -Yeğenini fazla özletmem. Bir an evvel yollarım, diyordu. Korkuyla uyandım. Eşime yarı şaka yarı ciddi: Beni bir an evvel öte âleme yollamaya çalışıyorsun, dedim. Kısa bir süre sonra iki yeğeni Sare ve Besile ablalar göçtüler. Amcamın geriye bakışı, arkasından birilerinin geleceğini ifade ediyordu. Rabbim, hepsine rahmet eyleye!!! AMİN Mayıs 2020 Sakarya Muhammet AVCI

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Gizle